GENEL

BAKANLIK HER ZAMAN Kİ GİBİ GEÇİCİ ÇÖZÜM YOLUNA GİTMİŞTİR

Normalde ithalatın izne bağlanması ve ihracatın teşvik edilerek ülkenin döviz kazanmasının önünü açılması gerekirken çıkan tebliğ ile tam tersi bir durumun yaşandığını belirten Korkut, 2002-2018 yılları arasında patates üretim alanlarının yüzde 31 azalırken verimde yüzde 27’lik artışın yeterli olmadığını ve üretimin yüzde12 azaldığını belirtti.

TÜRKİYE NÜFUSU 2002-2018 YILLARI ARASINDA 26 ARTMIŞTIR

Türkiye’nin her yıl ürettiği patatesin ortalama yüzde 3’ünü ihraç ettiğine dikkat çeken Korkut,  ülkemizin patates ticaretinde net ihracatçı konumunda olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

“Öte yandan yine 2002-2018 yılları arasında soğanda da üretimde yıllara bağlı olarak 10-15 düşüş ya da artış yaşanmış ve ortalama 2 milyon ton civarında üretim gerçekleşmiştir. Yani soğan üretiminde de ciddi bir artış bu 16 yıllık dönemde gerçekleştirilememiştir. Ayrıca Türkiye ürettiği soğanın ortalama 7’sini ihraç etmektedir. İhracat ile karşılaştırıldığında soğan ithalatı yok denecek düzeydedir. Patates üretiminde gözle görülür düşüş, soğan üretiminde yerinde sayma yaşanırken, Türkiye nüfusu 2002-2018 yılları arasında 26 artmıştır. Dolayısıyla ülkedeki gelinen noktada 3’lük ihracat ile patatesin ve 7’lik ihracat soğanın ülke dışına çıkmaması, ülke içinde kalması çok önemli hale gelmiştir. Bunlara ek olarak ülke insanın beslenmesinde ve yemek yapımında patates ve soğan özellikle yoksul halk için önemli tarım ürünleridir. Bunların fiyatında meydana gelebilecek ciddi yükselişler yoksul halk için sıkıntı yaratacaktır. Tüm bu nedenlerle ve iklim kaynaklı sorunlar da göz önüne alındığında patatesin ve soğanın ülke gıda güvencesi açısından ihracatının izne tabii tutulması kısa vadede doğru bir karar gibi görünse de Tarım ve Orman Bakanlığı her zaman ki gibi geçici bir çözüm yoluna gitmiştir.”

GSYİH PAYLARINDA SON 20 YILDA SANAYİ YERİNDE SAYMIŞ

Uygulamanın geçici ve gerçek bir çözüm arayışından uzak olduğunu söyleyen Korkut açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu uygulama Türkiye’de tarım politikalarının özellikle son 20 yılda çok yanlış uygulandığını göstermektedir. Üreticiye ucuza girdi sağlayan ve üreticinin ürününü daha iyi fiyata alan ne kadar kamu kuruluşu varsa 2000 yıllarda özelleştirilmiş ve üreticiler piyasada tüccarların, şirketlerin pençesine terkedilmiştir. Girdi fiyatları alıp başını giderken, ürün satış fiyatlarındaki artış girdi fiyatlarındaki artış hızının çok gerisinde kalmıştır. Bu durum üreticileri tarım yapamaz hale getirmiş, tarımdan uzaklaştırmış ve tarımsal istihdam son 20 yılda 35’lerden 20’lere düşmüştür. Buna paralel olarak, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla paylarında son 20 yılda sanayi yerinde saymış, hizmet sektörü uçmuş, hizmet sektörü arazi talebinin çoğunluğunu tarım alanlarına saldırarak karşılamış ve haliyle Türkiye’de son 30 yılda yaklaşık 4,5 milyon hektar tarım alanı yok olmuş bunun yaklaşık 3,5 milyon hektarı yani 70’i son 20 yılda yok olmuştur. Doğal olarak da yaklaşık son 20 yılda tarımsal ihracat 2 kat artarken tarımsal ithalat 4 kat artmıştır. Ülke tarımı bu kadar gerilerken patatesin gerilemesi, soğan yerinde sayması bu kötü tablodan bağımsız olamaz.

Bu tür kararlar ülkemizde uygulanan yanlış tarım politikalarının devamı ve sonuçlarıdır. Üreticiyi kendi kaderine terketmektir, yalnız bırakmaktır ve üretimden uzaklaştırmaktır. Daha kötü sonuçların başlangıcıdır.”

Başa dön tuşu