GENEL

KADINA YÖNELİK ŞİDDET BİR KADIN SORUNU DEĞİL, TOPLUMSAL BİR SORUNDUR…

Kadına yönelik şiddet hem Türkiye'de hem de dünyada en yaygın insan hakları ihlalleri arasında. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle açıklama yapan Dr. Obengül Ejder, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ürkütücü boyutlara ulaştığına dikkati çekerek, “Türkiye denilince ‘kadına şiddet uygulayan insanların ülkesi’ akla gelmeye başladı.“ dedi ve kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin giderek artmasının en büyük nedeninin ‘eğitimsizlik’ olduğunu vurguladı.

 

İSTİSMARA UĞRAMIŞ ERKEK, DAHA FAZLA ŞİDDET EĞİLİMİNDE

Kendileri de duygusal ya da fiziksel istismara uğramış, anne ya da kardeşleri de şiddet görmüş kişilerin daha fazla şiddet eğiliminde olduğunu kaydeden Dr. Ejder, “Küçükken terk edilmiş, ebeveynlerini kaybetmiş ya da ailelerinden zorla uzaklaştırılmış; şizofreni, antisosyal kişilik bozukluğu gibi psikiyatrik tanı almış erkeklerin şiddet eğilimlerinin daha fazla olduğunu görüyoruz.” dedi.

 

“BU KÖTÜ TABLODAN HERKES SORUMLUDUR…”

“2017 Türkiye’sinde eğer hala kadına yönelik şiddetten bahsediliyorsa, şiddeti önlemek için yeterince önlemler alınamıyorsa, şiddetin boyutu ölüme kadar gidiyorsa, sadece devletin ilgili kurumları değil, bu ülkenin bütün bireyleri bu kötü tablodan sorumludur.” diyen  CİSED Çukurova Şube Başkanı Dr. Obengül Ejder, kadına yönelik şiddetin nerede ve nasıl patlama yaptığı, şiddetin psikolojisi ve şiddetten bağımsız bir toplum için ebeveynlere düşen rolleri şöyle anlattı…

“Kadınlar erkek egemen toplumlarda daha sık şiddete maruz kalıyor. Aynı zamanda toplumun hukuksal, ekonomik, geleneksel, siyasal ve eğitimsel yapısı içinde kadın ayrımcılığa uğruyor ve erkeğe bağımlı olmak zorunda kalıyor. Erkeğin yasalardan ve ataerkil geleneklerden kaynaklanan üstün konumu, kadının erkeğe hizmet etmesi ve erkeğin alınacak kararlarda söz sahibi olmasını ‘doğal’ gören bir bakış açısına sahip olması da maalesef şiddeti besliyor.”

 

Kadının kendini güçsüz hmesini sağlayan ruh durumundan çıkması ve sağlıklı bir toplum için medya başta olmak üzere toplumun her kesimine büyük görevler düştüğüne de işaret eden Dr. Ejder, açıklamasını şöyle sürdürdü;

 

MEDYA NELER YAPMALI?

  • Tecavüz kurbanlarının isimlerini izinleri olmadan yayınlamayarak mahremiyetlerine saygı gösterebilirler.
  • Kadınlara karşı şiddet olgularını sansasyonel hale getirmeyebilir, söz konusu olayı olduğundan farklı göstermeden toplumu bilgilendirme amacıyla kullanabilirler. 
  • Televizyondaki şiddet içeren yayınların sayısını azaltabilirler. 
  • Kadın ve erkek arasında adalete dayanan ve şiddetin olmadığı ilişkileri vurgulayan, toplumsal sorumluluk ilkesi çerçevesinde radyo ve televizyon yayınlar yapabilirler.
  • Cinsel baskı, tecavüz ve istismar konusunu halkın gündemine getiren programlar yapabilirler.

 

EBEVEYNLER NELER YAPMALI?

  • Çocuklarının önünde tartışmamaya özen gösterebilirler.
  • Çocuklarına başkalarına ve kendilerine saygı duymayı öğretebilirler.
  • Oğulları olduğu kadar kızlarının da sağlığı, güvenliği ve entelektüel gelişimine özen gösterebilir ve kendilerine değer vermelerini sağlayacak bir yaklaşımda bulunabilirler.
  • Çocuklarını dövmeyebilirler; bunun yerine şiddete dayanmayan bir disiplini vurgulayabilirler.
  • Çocuklarıyla cinsellik, aşk ve kişilerarası ilişkiler hakkında konuşabilirler; seksin daima her iki tarafın da rızasıyla olması gerektiğinin altını çizebilirler.   

Başa dön tuşu