YAŞAM

Mak ölümcül tehlikeye dikkati çekti

Mak, “Nükleer Enerji Santrallerin ne enerji ihtiyacı ne ulusal çıkarlar ne de ekonomik gerekçelerle kabul edilebilir hiçbir yanı olamaz. Türkiye’nin geleceği ipotek altına alınmaktadır. Siyasetçilerin kapalı kapılar ardında yürüttükleri pazarlıkların bedeli; tehlikeli ve dışa bağımlı enerjinin pahalıya kullandırılmasıyla yurttaşlarımıza ödettirilecektir” dedi.

 

ÖLÜMCÜL TEHLİKE

Yaptığı yazılı açıklamada, Rusya’yla birlikte temeli atılacak olan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’yle ilgili değerlendirmelerde bulunan EMO Adana Şube Başkanı Mehmet Mak, nükleer enerji santrallerinin ölümcül tehlikesine dikkati çekti. Fukuşima ve Çernobil felaketleriyle dünyanın bu ölümcül tehlikeyle karşı karşıya kaldığını anımsatan Mak, enerji ihtiyacını karşılamak için yenilenebilir enerji başta olmak üzere başka kaynaklara yönelim artarken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) Akkuyu Nükleer Santralı için 49 yıllığına üretim lisansı verdiğini söyledi.

 

“DIŞ KAYNAK BAĞIMLILIĞINI ARTIRACAK”

Bizzat Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaptığı çalışmaların nükleer santrale Türkiye`nin ihtiyacı olmadığını ortaya koyduğunu dile getiren Mak, yapılan anlaşmanın Türkiye’nin dış kaynak bağımlılığını daha da artıracak ve pahalı elektrik satın almasına yol açacağını ancak yine de üretim lisansı verildiğini ifade etti.

 

“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALINDI”

Mak, “Bunun ne enerji ihtiyacı ile ne ulusal çıkarlarla ne de ekonomik gerekçelerle kabul edilebilir hiçbir yanı bulunmamaktadır. Siyasetçilerin kapalı kapılar ardında yürüttükleri pazarlıkların bedeli; tehlikeli ve dışa bağımlı enerjinin pahalıya kullandırılmasıyla yurttaşlarımıza ödettirilecektir, ülkemizin geleceği ipotek altına alınmıştır” diye konuştu.

 

AKKUYU SANTRALİNİN YARATACAĞI TEHLİKELİ SONUÇLAR

EMO Adana Şube Başkanı Mehmet Mak, Akkuyu’da nükleer santral yapılmasının Türkiye için yaratacağı tehlikeli sonuçları da şöyle sıraladı:
* Tüm gelişmiş ülkelerin vazgeçtiği nükleer santraller ile Ülkemiz hem kaza riski, hem atıkların radyasyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Henüz dünyada örneği olmayan nükleer atık deposunun mali ve teknik yükü altına girilmektedir. Üstelik bu mali ve teknik yükün bedeli de öngörülememektedir.
* Dünyada örneği olmayan, güvenli olduğunu kanıtlamamış VVER 1200 tipi nükleer reaktörün ülkemizde yapılmasına izin verilerek ülkemiz nükleer felaket riski altına sokulmuştur. Bir teknik arıza veya kaza halinde ülkemize telafisi imkansız zararlar verebilecek tesisin yapılmasının önü açılmıştır.

* Dünyada ilk kez kendi ülkesinde yabancı bir devletin nükleer santral kurmasına izin veren ülke Türkiye olacaktır. Dünyada ilk kez "Yap-İşlet-Sahip Ol" modeli ile nükleer santral ülkemizde yapılacaktır. Akkuyu Santrali`nin kurulacağı yaklaşık 50 hektarlık ülkemiz toprakları, kamu kullanımına yasaklı ve Rusya`nın hak sahibi olduğu "yasaklı bir bölge" haline getirilmiştir.

* Bu santralin yapılmasıyla ülkemiz 15 yıl boyunca en az 35 milyar 568 milyon dolar elektrik alım yükümlüğü altına sokulmuş olacaktır. Akkuyu Nükleer Santralı`nın devreye gireceği 2025 yılından itibaren 15 yıl boyunca alacağı elektriğe 12.35 sent (ABD Doları) üzerinden alım garantisi verilmiştir. Yaklaşık 3 kat daha pahalıya nükleer santralden devlet elektrik satın alacaktır ve bunun bedelini halkımız ödeyecektir.

* Devlete alım garantisi üzerinden yapılacak satıştan elde edilecek gelir yurtdışına götürüleceği gibi Akkuyu Santrali`nin işletilebilmesi için gerekli olan nükleer yakıt da dışarıdan alınacaktır. Yani hem ülkemizde yapılan üretimden hem de tüketimden döviz kaybı yaşanacaktır. Bu nedenle ülkemizin enerjide dışa bağımlığı ve yurtdışına ödeyeceği enerji faturası artırılmış olacaktır. Ne milli, ne de yerlidir. Bahsetmediğimiz sağlık boyutu ise ayrı bir felakettir. Umarız atılan bu temel Fukuşima ve Çernobil gibi sonuçlar doğurmaz.

* Akkuyu Nükleer Santrali`nin Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılamak için inşa edilmediği açıktır. Bu siyasi bir tercihtir. İhtiyaç olmayan, tehlikeli ve pahalı olan bu tesis üretime geçtiğinde ülkemiz kurulu gücünün ancak 5 ine denk gelecektir. Kara bulutları üzerimize çekmenin anlamı yoktur.

 

“NÜKLEER SANTRAL İNADI ORTADOĞU’YU KAN GÖLÜNE ÇEVİREN ENERJİ PAYLAŞIM SAVAŞLARININ UZANTISI”

Tüm bu gerçeklere karşın ısrarla sürdürülen nükleer santral inadının; Ortadoğu`yu kan gölüne çeviren enerji paylaşım savaşlarının bir uzantısı olduğunu belirten Mak, “Elektrik Piyasası Kanunu`nun daha amaç maddesinde ‘elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasası oluşturulmasından’ söz edilmektedir. Oysa Akkuyu Nükleer Santralı ne düşük maliyetli, ne çevreyle uyumlu, ne rekabet koşullarına sahiptir. Elektriğin yeterli, kaliteli ve sürekli sunumu için de nükleer santrale ihtiyaç olmadığı açıktır” ifadelerini kullandı.

Başa dön tuşu